Avaşin Yorulmaz
Yazıma
konu olan Şekerpare oyunundan ziyade Engin Alkan’ın Şekerpare
oyunundaki yönetmenliğini değerlendireceğim. Bir aydan fazla bir sürede
Şekerpare oyunun provalarını izleme şansım oldum. Bu provalarda aldığım
notlar temelinde değerlendirme yapacağım. Değerlendirmeye geçmeden önce Şekerpare hakkında genel bilgiler vereyim.
Şekerpare, Yavuz Turgul’un senaryosunu yazdığı Atıf Yılmaz’ın yönettiği 1983 yapımı müzikli bir filmdir. Film Osmanlı’nın son dönemini hicvediyor.
Şekerpare filmini Engin Alkan tiyatroya uyarlamış. Atıf Yılmaz’ın yönettiği film Türk sinema klasikleri arasındadır, ama Engin Alkan’ın Şekerpare uyarlaması “tiyatroya daha çok yakışıyor” dedirten bir nitelikte.
KONU
19. yüzyıl İstanbul'u. Komiser Ziver rüşvet, haraç her türden düzenbazlığın peydahlandığı bir zattır. Ziver’in karakoluna tayin olan saf ve düzenbazların nazarında enayi, Bekçi Cumali Malatya’dan sürgün gelmiştir. İlk günde “namuslu” duruşuyla düzene çomak sokar. Bu arada Ziver, nazır olan kayınbabasının evlatlığını hamile bırakmıştır. Duyulursa Ziver’in evliliği ve en önemlisi “ekmek kapısı” olan mesleği elinden gidecek. Ziver, saf Cumali’yi nazırın evlatlığıyla evlendirme tezgâhını kurar. Ancak Cumali Galata’nın ‘namlı’ kızlarından Şekerpare'ye vurulur. Şekerpare ile Cumali’nin aşkı Ziver’in tezgahını bozduğu gibi Ziver’i de “sefil” konuma düşürür.
PROVALAR
Bir yönetmenin tarzı esasında provalarda rengini göstererek başlar.
Sahnede izlediğimiz son fırçaları atılmış, perspektifi, rengi, dengesi
ayarlanmış halidir. Oyuncular arası uyum, zamana sadakat ve zamanda
disiplin gibi unsurlar oyun ekibinin aldığı eğitim ve sanat “terbiyesi”
ile ilgili olsa da bunların sağlanmasında yönetmenin belirleyiciliği
yadsınamaz. Oyun için maddeler şeklinde sıraladıklarım Engin Alkan rejisine dâhildir.
![]() |
Dolunay Pircioğlu, Şekerpare rolünde |
- Oyuncular Arası Uyum
Oyuncular arası uyum oyunun sergilenme sürecinden daha fazla önemlidir. Prova
süreci bir bütündür, repliklerin ezberlenmesi, oyuncunun rolünün
hakkını vermesinin yanında çalışma zamanındaki uyum ve düzen prova
sürecinin sağlıklı yürümesini sağlayan etmenlerdendir. Prova süreci
yemeğin mutfakta hazırlanma sürecidir. Yemeğin mutfakta özenle yapılması
sofra estetiğine de yansır.
Oyuncuların
morali, birbirleriyle arkadaşlıkları, incelikle söylenen bir
söz-davranış oyun ekibinin moralini etkiler. Bir kişinin moralsizliği
herkesi az ve ya çok etkiler.
Çalışmalarda
nezaket, saygı kişinin kendisine saygısını ve dolayısıyla özgüvenini de
artır. Kendine saygı ve güven bir sanat icracısı için başarının temel
taşlarındadır.
- Zamanda Disiplin / Zamana Sadakat
Prova sürecinde zamana sadakat ciddiyeti, ciddiyet oyuna daha “samimi”
yaklaşmayı tetikler. Zamanında provalara başlamak, dinlenme süresini
aşmamak çalışma enerjisini artıracağı gibi oyuncuyu, rejiyi, dramaturgi
masasını, tasarımcıyı formda tutar.
- Tanju Tuncel Motivasyonu
1940
yılında Adana’da doğan Tanju Hanım, 50 seneden fazladır sanatın içinde
olmasına rağmen ilk oyununa çıkacakmış gibi heyecanlı oluşu, oyundaki
herkesi motive ettiğine inanıyorum. Motive eden yaşına rağmen tiyatro
yapması değildi, 50 seneden fazladır sahnede olmasına rağmen, yeni
başlamış kadar heyecanlı olmasıydı. Tanju Hanımın duruşu, içtenliği ve
kendini sanata vakfetmesi görende sanat şevkini artıyor ve “iyi ki sanat yapıyorum” demesini sağlıyor.
Prova sürecindeki bu örnek sanatçılık sahneleme ekibimin tümünü muhakkak etkilediği kanısındayım.
ENİN ALKAN REJİSİ: ZITLARIN UYUMU VE BİRLİĞİ
Aynı metin başka başka
yönetmenlerin elinde derinlik ve yoğunluk kazanacağı gibi sığlığa ve
yalınkatlığa da düşebilir. Senaryodan uyarlanan oyun metni Engin Alkan
rejisiyle daha derin ve yoğun bir kıvam kazandı. İğneyle kuyu kazır gibi
her replik yeniden kuruldu. Her hareketin hakkını vermek için birçok
kez provası yapıldı.
- Reji Cesareti
Bir sahnenin üzerinde uzun bir süredir
çalışılıyor. Emek verilmiş. Ama diğer sahnelerle diyalektiği
hesaplandığında uyumsuz olduğu fark ediliyor. Korkak ve üşengeç reji
sahneyi olduğu gibi kurar hatta diğer sahneleri “yanlış” olana uydurmaya çalışır. Bazen de daha iyisini bulamam kaygısıyla “mevcut uyumsuz sahne”
ile devam eder. O sahneyi kesme ya da yeniden kurma cesaretini
gösteremez. Engin Alkan’da bu cesaret ve çalışma azmi fazlasıyla vardı.
Günlerce üzerinde çalışılan bir sahne sahneler diyalektiği içinde
uyumsuz-eğreti duruyorsa gözünün yaşına bakmadan kesip atıp yerine
yenisini kurma sabrını gösterdi.
- Olanakların Sarhoşluğu ile Mütevazılık Adına Vazgeçmek
Bir
kurumda olanakların bolluğu olanakları kullananları sarhoş edebilir.
İstediğinde yazar, yönetmen, oyuncu olabilen biri bu olanakların
sınırsızlığında sarhoş olabilir, hatta boğulabilir. Aşırı özgüvenden
içinde sakladığı tüm sığlıkları kusabilir. Genelde bir kurumda uzun
yıllar kalan, kurumun eksiğini gediğini, tabir yerindeyse her deliğini
bilenlerde oluşabilen bir “meslek hastalığı” dır.
Sahneyi – işyerini- kişisel odası gibi kullanır- çünkü her istediği
kabul görme rahatlığı vardır- Bazen oyuncularıyla oynayan hoyrat bir
çocuk, bazen fantezilerini sergileyen bir kendini bilmezdir.
En
benim diyenler bile bu gücün sarhoşluğundan yakasını zor kurtarır.
Hükmetmenin ve gücün cazibesi zayıf karakterli kişiler için bütün
cazibelerin üstündedir.
İkinci
bir meslek hastalığı da elinde güç ve yetki olduğunda kimseyi kırmamak,
kimse bana yetkisini kullanıyor, demesin diye en doğru bildiğinden bile
“iyilik” ya da mütevazılık adına vazgeçmektir.
İlkeli
olan dengeyi kurar. Mütevazılık adına ne bildiğinden vazgeçer ne de
oyun alanımdır deyip hoyrat ve pervazsız davranır. Mütevazılık ve güç
dengesini ustalıkla kurar.
Engin Alkan, bu dengeyi sağlayanlardan biridir. Sahnede ne mütevazılık adına doğru bildiğini bir yana attı ne de “güç bende” diyerek “en iyi ben bilirim” dedi. Bazı sahneleri, replikleri “Daha iyi nasıl olur” diyerek sahnedekilerle soruşturdu ve hareket araştırması yaptı.
3- Zıtların Birliği ve Uyumu
Şekerpare
müzikli oyununda Engin Alkan rejisinin en karakteristik özelliği
zıtları müthiş bir uyum içinde kullanıyor olmasıdır. Oyuna ahengini
veren rejideki bu “matematiksel”
yaklaşımdır. Komedi deyince genelde anlaşılan - oyuncu açısından –
rahat harekettir. Engin Alkan rejisinde ise ne fazla bir söz ne de
öylesine bir hareket ve replik görürsünüz. Bir hareketi hafiften bir
yöne döndürün neredeyse o sahnenin tümü değişmek zorunda olacak kadar
matematikseldir.
Engin Alkan’ın rejisinde kullandığı zıtları tablo şeklinde gösterdiğimizde rejinin aslında ne kadar “sayısal” olduğu daha iyi anlaşılacağını sanıyorum.
- Karakterler/Tiplerdeki Zıtlar
Ziver ↔ Cumali
Afet ↔ Safinaz
Galatalı ↔Hurşit
- Hareketlerdeki Zıtlar
Geniş- Dar
Hızlı- Yavaş
Simetrik- Çapraşık
- Anlamsal Zıtlar
Aşk ↔ Evlilik
Yosmalık ↔ Cinselliği aşkta kirlenme olarak görme
Yosmalık ↔ İnkılapçılara destek
- Büyük Zıtlar
Aslında bunu da “anlamsal zıtlar” grubunda değerlendirebilir, ancak büyük zıtlardaki kasıt genel anlamsallıktır.
İyi ↔ Kötü
Dürüstlük ↔ Düzenbazlık
- Biçimsel Zıtlar
Açık Biçim ↔ Kapalı Biçim
- Sesteki Zıtlar
Aynı replik içinde:
Düşük sesten yüksek sese geçiş / Yüksek sesten düşük sese geçiş.
Bütün bu zıtlar bir müzik eseri gibi işlendi - ki sanatlar içinde en matematiksel olan müziktir-1
Yeni Tiyatro Dergisi, Mart 2015